Gıda Takviyesi

Prebiyotik + Probiyotik = Postbiyotik


Prebiyotik nedir? Ne işe yarar?

Prebiyotikler, bağırsakların düzenli çalışmasını sağlayan, insan vücudunun sindiremediği bir lif türü olup probiyotikler için besindirler. Bir maddenin prebiyotik olarak kabul edilmesi için; mide ve ince bağırsaklarda sindirilmemesi ve emilmemesi, kalın bağırsakta vücuda yararlı mikroorganizmaların metabolik faaliyetlerini arttırması, bağırsak mikrobiyotasını sağlıklı bireylerin bağırsak mikrobiyotasına benzer hale getirmesi gerekmektedir.

Prebiyotikler tam tahıllar, muz, yeşillikler, soğan, sarımsak, soya fasulyesi ve enginar gibi besinlerde bulunur. Prebiyotikler başlıca dört ana gruba ayrılır: inülin, fruktooligosakkaritler (FOS), lactuloz (LOS) ve galaktooligosakkaritler (GOS). Prebiyotikler, kalıcı kommensal bağırsak bakterilerinin özellikle Bifidobacteria ve Lactobacillus probiyotiklerinin çoğalmasında etkilidirler. Bağırsak bakterilerinin prebiyotikleri fermente etmesi ile oluşan kısa zincirli yağ asitlerinin, yani postbiyotiklerin, iltihap engelleyici etkileri yanında barsak iç yüzeyini döşeyen hücrelerin çoğalmasını ve farklılaşmasını uyararak barsak epitel bariyerini destekleyici etkileri vardır.

Prebiyotikler, bağırsaklarımızda laktik asit bakterilerini arttırarak ve bağışıklık sistemini uyararak enfeksiyonlara karşı direncimizi arttırmaktadır. Prebiyotikler;

  •  Kalsiyum ve magnezyum emilimini arttırır
  •  Serum insülin düzeylerini düşürür
  •  Dışkı kıvamını yumuşatır, kabızlığı engeller
  •  Tip 2 diyabette kan şekerini düşürür
  •  Karaciğerde yağ ve kolesterol yapımını azaltır
  •  Bağırsak iç yüzeyini döşeyen tabakada kısa zincirli yağ asitleri aracılığıyla hücre yenilenmesi ve yüzey koruyucu tabaka oluşumuna katkıda bulunmaktadır.
  •  Prebiyotiklerin fermentasyonu sonucu ortaya çıkan asit metabolitler bağırsak PH’sını düşürür ve hastalık yapan bakteriler üreyemezler.

Probiyotik nedir? Ne işe yarar?

Yeterli miktarda alındığında insan vücudunda mikrobiyal dengeyi düzenleyerek insan sağlığını olumlu etkileyen canlı mikroorganizmalardır. Probiyotiklerin etkili olabilmeleri için sindirim sisteminde ilerlerken yaşayabilmesi, asitlere dirençli olması, sindirim kanalına yerleşip orada çoğalabilmesi, bağırsak mukozasına tutunabilmesi, immun sistemini düzenlemesi ve mikrobiyota dengesinin korunmasına yardımcı olması gerekmektedir.  Probiyotik mikroorganizmalar bakteri veya maya olabilirler. Yoğurt, kefir ve lahana turşusu gibi gıdalarda bulunurlar. Probiyotiklerin çoğu laktobasilyus ve bifidobakteriyum ailesindendir. Bifidobakteriler ve laktobasiller prebiyotikleri fermente ederek kısa zincirli yağ asitlerine parçalarlar.  Bunlar bütirik asit, propiyonik asit ve asetik asit üretip bağırsak Ph’sini düşürüp, hastalık yapıcı bakterilerin üremesini baskılayarak bağırsak mikrobiyotasındaki dengenin korunmasını sağlarlar.Probiyotikler;

  •  İnflamatuvar bağırsak hastalıkları
  •  Antibiyotik ilişkili ishaller
  •  Besin duyarlılıkları ve alerjileri
  •  Gastrit
  •  İdrar yolları iltihapları
  •  İshal
  •  Serum kolesterol düzeylerini düşürme
  •  Obezitenin önlenmesi
  •  Bebeklerde gaz sancılarında kullanılmaktadır.

Postbiyotik nedir? Ne işe yarar?

Postbiyotikler, probiyotiklerin yan ürünleridir. Yani, probiyotik mikroorganizmalar prebiyotiklerle beslenir ve bunun sonucunda da postbiyotikler ortaya çıkar. Mikroorganizmaların ortama verdikleri kısa zincirli yağ asitleri (bütirat) ve bakteriyosin gibi küçük moleküllü metabolik yan ürünler postbiyotik olarak adlandırılır.

Postbiyotik = Prebiyotik + Probiyotik

Bazı postbiyotik çeşitleri şunlardır:

  • Asetik Asit
  • Antimikrobiyal peptidler
  • Bütirik Asit
  • Lipopolisakkaritler
  • Kısa zincirli yağ asitleri

Postbiyotikler, prebiyotik ve probiyotiklerin tüketimi sonucu oluşan yan ürünler olduğundan dolayı faydalarını da bu iki grubun faydalarının toplamı olarak düşünebiliriz. Birkaç örnek vermek gerekirse:

  • Tip 2 diyabetin önlenmesine yardımcı
  • Kan şekeri regülasyonunu destekleyici
  • Alerji, kronik hastalıklar ve sindirim hastalıklarının tedavisine yardımcı
  • Helicobacter pylori’ye bağlı enfeksiyonların yok edilmesi
  • Huzursuz bağırsak sendromu (IBS)
  • Kronik açıklanamayan ishali olan kişilerde semptomların azalması
  • Stresin olumsuz etkilerine karşı koyma
  • Iltihabı azaltıcı
  • Bağırsak bariyerinin bütünlüğünün korunması

Şeklinde sıralayabiliriz.

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir