Propolis
Propolis, arıların ürettiği bir reçinedir. Bitki özsuyunu kendi salgıları ve balmumu ile birleştirdiklerinde, kovanlarını inşa etmek için kaplama olarak kullanılan yapışkan, yeşilimsi kahverengi bir ürün oluştururlar. Buna propolis denir.
Propolisin insan sağlığına yararları vardır, ancak günümüzde bu yararların küçük kısmı bilinmektedir. Bundan binlerce yıl önce eski uygarlıklar da sağlık için bu sebeplerden dolayı propolisi kullanmışlardır. Yunanlılar apselerin tedavisinde kullanırken, Asurlular enfeksiyonla savaşmak ve iyileşme sürecine yardımcı olmak için yaraların ve tümörlerin üzerine koydular. Mısırda ise mumyalama işlemi için propolis kullanıldı. Kalan diğer faydalarının öğrenilmesi için günümüz teknolojisiyle daha detaylı araştırma çalışmalarına ihtiyaç vardır.
Propolisin bileşimi nedir?
Propolisin bileşimi, arıların bulunduğu yere ve hangi ağaç ve çiçeklere erişebildiğine bağlı olarak değişebilir. Normal şartlarda rengi koyu kahvedir, fakat reçine kaynaklarına bağlı olarak yeşil, kırmızı, siyah ve beyaz tonlarda bulunabilir. Bu durum, yapılan araştırmaların, sağlık üzerindeki etkileri, genel sonuçlara varmasını zorlaştırabilir.
Propoliste genel olarak, flavonoidler, fenolik asitler ve fenolik aldehitler yaygın bileşenlerken, kumarinler, stilbenler ve lignanlar daha az yaygındır.
Propolis ve Bağışıklık
Yapılan araştırmalarda propolis ve bileşenlerinin hem doğuştan gelen hem de sonradan kazanılan bağışıklık üzerinde immünomodülatör bir etkiye sahip olduğunu gözlemlenmiştir. Ayrıca propolis içeren ürünler, antimikrobiyal, antioksidan, antienflamatuar ve immünomodülatör özelliklerinden dolayı astım, üst solunum yolu hastalıkları, gastrointestinal rahatsızlıklar, alerjiler ve dermatolojik problemler gibi çeşitli rahatsızlıkların önlenmesinde ve tedavisinde kullanılmaktadır.
Propolis ve bileşenleri immünomodülatör etkiye sahip olduğu bilinmesine rağmen, etki mekanizması tam olarak anlaşılamamıştır. Bulgular, propolis ve kafeik asit fenetil ester (CAPE)’nin makrofajlarda nitrik oksit üretimini inhibe ettiğini ve monositlerin proinflamatuar aktivitesini hafifleterek doğuştan gelen bağışıklığı modüle ettiğini gösterdi. Propolisin sonradan kazanılan bağışıklık üzerindeki etkisi, propolis konsantrasyonuna bağlı olarak hem immünosupresif hem de immün uyarıcı aktivite olabilir. 2008 yılında yapılan bir deney, propolisin influenza virüsü üzerindeki etkisini gözlemledi. Bu deney sonucunda bir hafta boyunca günde 30 mg/kg propolis verilen grubun hem daha hızlı iyileştiği hem de hastalığı daha hafif geçirdiği kaydedildi.
Tıbbi özellikler:
2019’da yapılan bir inceleme, propolisin aşağıdaki özelliklere sahip olabileceğini öne sürüyor:
· Antibakteriyel
· antifungal
· Antiviral
· antiprotozoal, yani giardiasis gibi parazitik hastalıklara karşı çalışır
· Antienflamatuvar
· Antioksidan
Propolis ve bileşenlerinin özelliklerine ilişkin laboratuvar ve hayvan çalışmaları umut vericiyken buna ek olarak yapılan yüksek kaliteli çalışmalar, insanlardaki belli durumlar için tedavi olarak kullanılabileceğini kanıtlamıştır.
Potansiyel kullanımlar:
Modern araştırmalar, propolisin aşağıdakiler için faydalı olabileceğini öne sürmektedir:
· Küçük yaralar
· Ağız sağlığı
· İltihaplanma
· Uçuk
Kullanımlar ve Etkinlik
Diyabet: Ağızdan alınan propolis, diyabetli kişilerde kan şekeri kontrolünü düşük miktarda da olsa iyileştirmektedir. Ancak insülin seviyesi veya insülin direnci üzerinde etkisi görünmüyor.
Uçuk (herpes labialis): Günde beş kez %0,5 ila %3 propolis içeren bir krem uygulamak uçuğun daha hızlı iyileşmesine ve ağrının azalmasına yardımcı olur.
Ağız içinde şişlik (iltihap) ve yaralar (oral mukozit): Propolisi ağızdan almak veya propolisli bir gargara ile ağzı çalkalamak yaraların iyileşmesine yardımcı olur.
Dozaj
Propolis en çok yetişkinler tarafından 13 aya kadar günlük 400-500 mg ağızdan alınan dozlarda kullanılmıştır. Ayrıca kremler, merhemler, jeller ve gargaralar dahil olmak üzere birçok ürün türünde kullanılır.